Kayıtlar

Ne Söylediğin Kadar, Nasıl Söylediğinde Önemli!...

Ne Söylediğin Kadar, Nasıl Söylediğinde Önemli!.. Ahmet Aygen Padişah, bir gece rüyasında tüm dişlerinin döküldüğünü, yemek bile yiyemez hale geldiğini görür. Sıkıntı içinde uyanır. Vezirini çağırıp sarayın rüya tabircisinin hemen huzuruna getirilmesini buyurur.  Uyku sersemi tabirci başı yanına gelince padişah rüyasını anlatıp sorar:  ‘’Tabirci başı bu rüya hayır mıdır, şer midir? Neye işarettir, hele bir söyle.’’  Tabirci başı biraz düşünür; sonra utana sıkıla birazda can korkusundan çekinerek: ‘’Şerdir, Padişahım. Uzun yaşayacaksınız; ama ne yazık ki, tüm yakınlarınızın gözlerinizin önünde birer birer ölüp sizi yapayalnız bıraktıklarını göreceksiniz.’’ der. Bir an sessizlik olur, ardından padişah kükrer:’’Tez atın şunu zindana, felaket habercisi neymiş öğrensin!’’Tabirci başı yaka paça götürülüp zindana atılır.   Padişah bir başka tabircinin bulunmasını emreder. Huzuruna getirilen ikinci tabirciye de rüyasını anlatıp sorar: ‘’Hayır mıdır, şer midir?’’ der. İkinci ...

Hep Şikayet, Hep Şikayet!..

Hep şikayet, hep şikayet!.. Ahmet Aygen Bizim en büyük hastalığımız, atalet. Sonra da gelmiş adalet bekliyoruz.  Asıl zulmü ve haksızlığı, israf ve ziyanı, gıybet ve yalanı, vesvese ve talanı, kendimize ve çevremize yaparken... Toplumumuzun en alt kademesinden, isimlerinin önünde akademik ünvanlar bulunan koca, koca bilim insanları dahil sorumluluk alanlarımız'dan şikayet eder hale geldik! Çalışmayan, üretmeyen, hareket etmeyen, yangın çıksa çulu yokmuşçasına umarsız davranan, nefse hoş gelen ne icatlar varsa kuyruğa girip hemen alan! "Herkes yapıyor kaardişim!" Mazeretine sığınıp, söz konusu devleti eleştirmeye gelince mangalda kül bırakmayan, sorumluluklarının gereğini yerine getirmeye üşenip, kavga gürültü varsa papuçsuz koşan!... Elini taşın altına koymadan, oturduğu yerden herkesi taşlayan, önüne gelene ahkâm satıp, haşlayan!.. "İki günü eşit olan ziyandadır" diyen bir peygamberin ümmeti ve bu toplumun bir ferdi olmak oldukça rahatsız edici!.. Ata mirası yi...

Öleceğin Gün İçin Telaşlanma!..

Resim
Öleceğin gün için telaşlanma!.. Ahmet Aygen Onca değer verdiğin bedeninin başına neler gelecek diye kaygılanma! Ne olacak, nasıl olacak diye hiç üzülme! Çünkü Müslüman kardeşlerin senin için gerekenleri yapacaklar: 1- Elbiselerini bedeninden çıkaracaklar. 2- Bedenini yıkayıp gusledecekler. 3- Yeni elbisen olan kefeni bedenine giydirecekler. 4- Evinden dışarı çıkaracaklar. 5- Ve yeni evine, kabre götürecekler. 6- Cenaze merasimin için birçokları işlerini bırakıp gelecekler. 7- Özel eşyalarını toplayacaklar. Elbiselerin, çanta ve ayakkabıların, ne varsa hepsini seçip ayıracaklar; Muvaffak olurlarsa onları sadaka olarak fakirlere dağıtacaklar… Emin ol, sen öldükten sonra kimse işini gücünü bırakıp senin hasretini çekmeyecek, işler ve ticaret kaldığı yerden devam edecek, senin görevin bir başkasına devredilecek. Malın ve servetin bölüşülecek, mirasçıların hepsini sahiplenecek. Sen ise kazandığın o malların hepsinden tek tek hesaba çekileceksin. Öldükten sonra senden alınacak ilk şey adındı...

İyi insan olmak için dindar olmaya, Müslüman olmaya gerek yok mu?

Resim
İyi insan olmak için dindar olmaya, Müslüman olmaya gerek yok mu?!. Ahmet Aygen Son zamanlarda bu algı yayılmaya çalışılıyor.. Müşterisi de oldukça fazla...  Uzman etiketli pek çok kişi hatta bazı eğitimciler ve ilahiyatçılar bile bu algı tuzağına düşürülmüşler, başkalarını da bu tuzağa çekmeye çalışıyorlar..  Öyle inanıyorum ki bu sözün arkasında Deizm, Ateizm, Materyalizm vs gibi dinsiz ideolojiler var.. Kurtların avlamak istedikleri kuzuları sürüden ayırıp kendi tuzaklarına çekip gırtlağına çökmek istedikleri taktiği kullanıyorlar.. Tüm insanlık tarihi şahittir ki yeryüzünün her neresinde güzel bir ahlaki değer, öğüt ve öğreti varsa arkasında, temelinde dinler var, kutsal kitaplar var, peygamberler var. İnsanlar dinsiz bile olsalar dinlerden alınan ahlaki değerleri öğrenip yaşıyorlar, aktarıyorlar. Bu sözü çok sevip kullanan komünistlerin-kapitalistlerin, deistlerin, materyalistlerin vs icad ettikleri bir tane ahlak kuralı var mı? Bin tane ahlak kuralını çiğnediler, bozdula...

Hazırlanın! Çünkü Hayat Ölüme Hazırlıktan İbarettir…

Resim
Hazırlanın! Çünkü hayat ölüme hazırlıktan ibarettir. Ahmet Aygen Ve bir gün her şey geride kalacak… Tüm sevdiklerimizden ayrılacağız. Eşlerimizden, çocuklarımızdan ailemizden ve dostlarımızdan… Uğruna geceleri uykusuz kalıp ömür tükettiğimiz, belki namazlarımızı terk ettiğimiz, kalp kırdığımız, kul hakkına girdiğimiz, faize ve harama bulaştığımız dünyalıklarımız, mallarımız, birikimlerimiz, banka hesaplarımız, maaş kartlarımız, şirketlerimiz, çek koçanlarımız, evlerimiz, arabalarımız, mobilyalarımız, sahip olduğumuz her şey artık başkalarının malı olacak… Bir gün tüm makamları ve koltukları terk edeceğiz. Tüm ünvanlarımız ve apoletlerimiz alınacak. Masamızdaki ve kapımızdaki isimliklerimiz sökülecek. Bürokrasinin koridorlarında, sokaklarda, şehirlerde, marketlerde, AVM’lerde adımlarımız olmayacak artık. İsmimiz bile anılmayacak, unutulacağız… Ve bir ses duyacağız bitti artık… Tüm koşuşturmalar, yoğunluklar ve yorgunluklar son bulacak… Tüm randevular iptal edilecek. Tüm gündemler değişe...

Üzüntü Yerine, Sevgi Ekmek!...

Üzüntü Yerine, Sevgi Ekmek!... Ahmet Aygen Başkalarını üzerek mutlu olabilmek kendini kandırmakla, o günü geçirip yaşadıklarını bertaraf etmekle eş değerdir anlık yaşamaktır. Düşünmeden, kendini sorgulamadan yüzeysel öylesine gün doldurmaktır. Karşındaki insanın üzüntü ve mutsuzluğundan, bir sevinç kaynağı bulabiliyorsan, prim yapabiliyorsan senin kendine hayrın olmaz ki başkalarına olabilsin. Kendi sevinci ve mutluluğu adına, karşısında ki insanın üzüntü ve mutsuzluğundan mutlu olabilmek, sevinç devşirmek korkunç bir bencilliktir. Bu inancı ve imanı olmayan insana özgüdür. Kendi derdini onun derdiyle unutmaya çalışmaktır ki tamamen zararı kendinedir. Her erdemli insan gibi, insanların üzüntü ve mutsuzluğunu giderebilmek adına zor zamanlarında onlara yardımcı olmak, üzüntüsünü paylaşmak olmalı ki bizde mutlu olup, hesap günü zorda kalmayalım. Bu konuya ilişkin bir kıssa bizi biraz daha düşünmeye, almamız gereken hisseyi almamıza vesile olsun! Alimlerden biri, talebesi ile gezerken, bir...

Sigara ve Duman olan Sağlık!..

Resim
Sigara ve Duman Olan Sağlık!... Yazan: Ahmet AYGEN  (Diyanet Aylık Dergi, Nisan 1996)               Dergide Orjinal Sayfayı Aç Sigara ve Duman Olan Sağlık!... Ahmet Aygen Her yıl 2,5 milyon, her gün 7 bin, her saat 300 ve her dakika 5 kişi sigara içtiği için ölmektedir. Günde bir paket sigara içenlerin vücudunda 20 yılda 7 kg is ve katran biriktiği, iki paket içilmesi halinde ortalama ömrün 8 yıl azaldığı belirlenmiştir, Sigara   içenlerin yanında yaşamakta olan pasif içiciler ise içenin %40-80 ’i oranında sigaradan zarar görmektedir. Duman altında kalan sigara içmeyenlerde akciğer kanseri riskinin % 10-30 oranında artış gösterdiği ve bu etkinin çocuklar üzerinde çok daha olumsuz boyutlarda olduğu gözlenmiştir.  Esasen sigara içmeyenlerin haklarının kalmamış olduğu unutulmamalıdır. Neden sigara içiliyor sorusunun tek bir cevabı yoktur. Çeşitli görüşler ışığında nedenler şöyledir: sorunlar, dertler, sıkıntılar, arkadaşl...

Yorulmadan Çalışanlar, Çalışmadan Yorulanlar…

Resim
Yorulmadan Çalışanlar, Çalışmadan Yorulanlar... Yazan:  Ahmet Aygen (Diyanet Aylık Dergi, Haziran 1995)             Dergide Orjinal Sayfayı Aç Yorulmadan  Çalışanlar, Çalışmadan Yorulanlar... Ahmet Aygen Çalışmak! Hayat ile içiçe olan bir hareket tarzı, hayata bağlanmanın ve anlam kazandırmanın kaçınılmaz kuralıdır. Çalışmayan insan kendini boşlukta hisseder, belirli bir hayat düzeni kuramaz. Yalnız, çalışma anlayışının çeşitli yönleri vardır. En önemli sayılan iki çalışma şeklinin kısa analizi şöyle yapılabilir. Bütün olumsuzluklara rağmen pırıl pırıl iş çıkaran insanların çalışma anlayışı ve bütün imkanlara rağmen kaytarmanın yollarını zorlayarak gününü gün eden, ama ücretini tam alan insanların çalışma anlayışı... Zamanını alın teriyle kazanılmış para gibi kullanıp çalışmayı zevk haline getirebilen, çalışmaktan sıkılmayan, yorulmadan iş üretebilen ve yaptığı işin hakkını verebilen insan mutlu insandır. İşinde v...

Tamah ve Hırs Böyle Bir Şey!...

Tamah ve Hırs Böyle Bir Şey!...  "Yalnızca Sekiz Dakikan Var!..." Ahmet Aygen Hikâyede anlatılan efsaneye göre bir kadın, bir gün kucağındaki çocuğu ile birlikte bir mağaranın önünden geçerken içeriden gelen bir ses duyar: "İçeri gir ve ne istersen al, ama en mühim olanı unutma!  Ayrıca;  Sen çıktıktan sonra kapının bir daha asla açılmayacağını da dikkate al... Ancak bu fırsatı kaçırma, ama yine de en mühim şeyi unutma..." diyor, durmadan ikaz ediyordu. Kadın mağaraya girer ve büyük bir servetle karşılaşır. Yığınla altın ve mücevherleri görünce şaşkına döner ve çocuğunu yere bırakarak hemen büyük bir hırsla mücevherleri toplamaya başlar. Bu sırada o esrarengiz ses yine duyulur: "Yalnız sekiz dakikan var..." Sekiz dakika çabuk geçer. Kadın toplamış olduğu kıymetli taşlar ve altınlarla birlikte mağaranın dışına koşar ve kapı kendiliğinden kapanır...  Bu sırada çocuğunu içerde unutmuş olduğunun farkına varır, ama iş işten çoktan geçmiştir. Ağlamak, sızlamak, ...

İstiklal Marşı ve Mehter Marşı Eşliğinde Kare, kare Askerlik Anılarım....

 

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaç Nefes Kaldı, Ömürden Geriye?!.

Açız! Diye Bağırıp, Nimet Denizinde Boğulanlara!..

İyi insan olmak için dindar olmaya, Müslüman olmaya gerek yok mu?