Kayıtlar

15 Temmuz Anısına!...

Rahmet, Minnet ve Saygıyla!... Ahmet Aygen Değerli Dostlar!.. Millet tehlikeyi karanlıkta gördü ve devletini kurtardı. Karşımızda devletin tüm kurumlarına sızmış, milleti propaganda metotlarıyla yanına almış bir yapı var. İstihbarat örgütlerinin destek ve teşvikleri ile yetiştirilen örgüt üyeleri 15 Temmuz gecesi devleti ele geçirmek üzere idi. Aziz milletimiz o gece devleti hainlerden korudu, bize düşen bu konuda inisiyatif alarak mücadele eden yargı mensuplarına ve güvenlik güçlerine destek olmaktır. Güçlü siyasî irade olmasaydı bu yapıyla mücadele edilemezdi. Her gün bu tür yapılara karşı teyakkuz hâlinde olmalıyız... Bu vesileyle; Devletimize ve milletimize karşı yapılan hain kalkışmada, diğer darbe ve terör olaylarına karşı canı pahasına "Milleti'ne ve Devleti'ne sahip çıkan ve bu uğurda can veren bütün şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyor, "15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü"müzü en kalbi duygularımla kutluyorum.

Açız! Diye Bağırıp, Nimet Denizinde Boğulanlara!..

Resim
Açız! Diye Bağırıp, Rahmet Denizinde Boğulanlara!.. Ahmet Aygen Değerli Dostlar!.. Şükür, Allah’a duyulan minneti ifade etse de Allah’ın lütfettiği nimetlerin karşılığını kendi cinsinden vermektir. Sözle yapılan şükür işin kolayına kaçarak sadece gönül borcunu eda etmek olur ki Allah’ın kastettiği bu değildir. “Her nimetin şükrü kendi cinsinden olur” yani Allah bize ne ikram ettiyse bizim de başkalarıyla bunu paylaşmamız gerekir! Örneğin Allah’ın verdiği ilmi herhangi bir menfaat gütmeden insanlarla paylaşmak, çok zor şartlarda da olsa kazanılan parayı kimseden minnet beklemeden infak etmek, yapılan hayrı riyaya bulaşmadan ve çıkar gözetmeden toplumun hizmetine sunmaktır. Şükretmezsek ne olur nimet elimizden gider, azap kelimesi mahrumiyet demektir. "Eğer şükreder, iman ederseniz Allah sizi neye azaba uğratsın? Allah şükredenlerin mükâfatını verici, (onların ne yapdıklarını) hakkıyla bilicidir.” (Nisa, 4/147) Kur’an, Oruç ve Rahmet ayı olan Ramazan ayı, aynı zamanda kullar için ib

Rahmet, Minnet ve Saygıyla!..

Resim
Rahmet, Minnet ve Saygıyla!... Ahmet Aygen Değerli Dostlar!.. Bugün Çanakkale zaferimizin 108. yıldönümünü idrak ediyoruz. Bundan bir asır önce kahraman ecdadımız, bütün dünyaya “Çanakkale Geçilmez” diye haykırdı. İslâm’ın izzet ve şerefini, Müslümanların haysiyet ve onurunu müdafaa etti. Mabetlerimize namahrem eli değdirtmedi. Şehadetleri dinimizin temeli olan ezanlarımızın susturulmasına müsaade etmedi. Onlar, imanlarıyla, cesaretleriyle, fedakârlıklarıyla, Allah’ın inayet ve yardımıyla büyük bir zafer kazandılar. Bugün bize düşen Çanakkale ruhunu her daim canlı tutmak ve gelecek nesillerimize de aktarmaktır. Bu vesileyle başta Çanakkale şehitlerimiz olmak üzere bütün şehitlerimize, ebedi âleme göç eden gazilerimize Yüce Rabbimizden rahmet niyaz ediyorum. Ayrıca, Afetlerde vefat eden kardeşlerimize ve ahirete irtihal etmiş bütün geçmişlerimize Yüce Mevla’mızdan rahmet ve merhamet diliyorum.

Zaman ve Mekâna Sahip Çıkmak!..

Resim
Zaman ve Mekâna Sahip Çıkmak!... Ahmet Aygen Eskiler benim hafızamda, hoşgörünün, tevazunun, yardımlaşmanın timsali, saygı ve sevgi ortamının hat safhada olduğu bir zaman olarak yer etmiştir. İnsanların ırklarına, renklerine ve cinsiyetlerine göre sınıflandırıldığı günümüzün, eskilere karşı hasret duyması da bu sebeplerdendir. Eskilere duyulan özlem bunlarla bitmez. Edep vardır eskilerde, büyüklere saygılı olmak vardır. Yüksek sesle konuşmanın unutulduğu bir yerdir eskiler… Kenetlenmenin, birlikten kuvvet doğurmanın örneğini teşkil eder eskiler. Kendi boğazından çok, komşusunun boğazını düşünenlerin olduğu, kapıya gelip ‘Allah rızası için’ diyenin boş çevrilmediği bir yerdir eskiler… Zamanın en büyük nimetlerindendir eskinin günümüze zuhur etmesi. Eski varlığını sürdürecek ki edep, hayâ daim olsun. Edep yâ hû! Diyen ve bu düsturla yaşayan bir nesil varlığını devam ettirsin. Eskiye duyulan özlemi ve saygıyı görev kabul eden şuur sahibi genç nesiller, edebin, sevginin ve hoşgörünün ilele

Sevdiğinizi Allah İçin Sevin!

Resim
Sevdiğinizi Allah İçin Sevin!.. Ahmet Aygen (1  Ekim 2013-Ankara) Tasavvufi kavramlardan biri de 'el-hubbu fillah/Allah için sevmek', 've'l-buğzu fillah/Allah için buğzetmek'tir. Bu Nebevî ölçü, müslümanların birbirlerine karşı tutum ve davranışlarında takva ölçüsüdür. Saf ve berrak bir sevgidir. Basit menfaatleri, büyük hırs ve hasetleri, ayrılık ve kinleri ortadan kaldıran kalplere şifa olan sevgidir. Yaratılış itibariyle et ve kemikten teşekkül eden, fakat AKIL ve İDRAKİ sayesinde bütün mahlukattan üstün bulunan insanoğlu, kendisini Hakka teslim ettiği ve "O"na gönül  verdiği sürece bu üstünlük vasfını taşıyabilir. Allah'a kulluk eden, "O"nun sevgisini içlerinde yaşatanlar mutlu ve bahtiyar olurlar.  Maddeten yükselirler, AHLÂKEN melekleşirler, "O"nun yarattıklarını da SEVERLER.!  Sevdiğini ALLAH(c.c)için SEVMEK sevmediğini de Allah için sevmemek, kendisi için istediğini de BAŞKALARI için de istemek, kendisi için "HOŞ"

18 Mart Çanakkale Zaferi Kutlama Mesajı

Resim
18 Mart Çanakkale Zaferi Kutlama Mesajı!... Ahmet Aygen 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 106. Yıl dönümü vesilesiyle bin yıldır istiklalimiz ve istikbalimiz için bir gül bahçesine düşer gibi toprağa giren tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Çanakkale şehitlerimizi, Birinci Dünya Savaşı’nda pek çok cephede verdiğimiz yüz binlerce şehidimizi, İstiklal Harbi şehitlerimizi, terörle mücadele şehitlerimizi, 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Türk ve dünya tarihine damga vurmuş en önemli olaylar arasında yer alan Çanakkale Deniz Zaferi, bir milletin birlik ve beraberlik içinde verdiği şanlı mücadelenin bir kahramanlık destanıdır. Hiçbir zaman geri dönmeyi düşünmeyen, düşmanı bile kendisine hayran bırakacak kadar asil bir davranış sergileyen kahraman ecdadımız, elde ettikleri bu zafer ile milletimizin hatta coğrafyanın kaderini değiştirmiştir. Biz aslında kimiz? Sorusunun cevabını merak edenler Çanakkale’ye bakmalıdır. Orada Filistinli Ahmet ile

Ayna'ya Bak veya Karşındakini Tanı!...

Ayna'ya Bak veya Karşındakini Tanı!... Ahmet Aygen Dün akşam kitaplarımdan birini aldım ve okumak için bir kenara geçip oturdum. Nerede kaldığımı hatırlamaya çalışarak sayfaları çeviriyordum. Ve bir tane takvim yaprağına rastladım. Alıp arkasını çevirdim ve mavi bölgeye yazılmış yeri okumaya başladım. Yazının başlığı "Arkadaşını iyi seç" idi. Meraklandım ve okumaya başladım. Yazı şöyle devam ediyordu: "Ey oğul! İki çeşit dost ve kardeş vardır. Birisi, başına bir bela geldiği zaman seni korur; diğeri de mutluluk ve ikbal günlerinde senin dostundur.  Bela gelip ikbalden düştüğünde dostluk yüzünü gösteren kardeşi hakiki kardeş bil ve dostluğunu korumaya çalış. Saadet günlerindeki dosta pek güvenme. Sıkıntılı günlerinde dostluk bağını uzatmıyorsa, onu düşman bil. Heveslerine ve nefsine uyan aşağılık çukuruna yuvarlanır. Zarif görünümlü insanlar fazla ilgini çekmesin. Dış görünüşe aldanma. Çünkü insan, kalbiyle, düşüncesiyle ve diliyle insandır, kıyafetiyle değil! Benzi

Sevgi ve Dostluk!...

Resim
Sevgi ve Dostluk!... Yazan: Ahmet Aygen (Ankara Büyükşehir Belediyesi, Eğitim Kültür Daire Başkanlığı Yayını, İLİM,  KÜLTÜR ve SANATTA ANKARA , Dergisi Sayı 3 Şubat-Mart 1998 ) DOSTLUK: İki veya daha çok kişinin birbirlerine karşı duydukları sevgidir. Dostluk sevmektir. Sevgi Cenab-ı Allah'ın yaratmış olduğu tüm mahlûkatı sevmek ona karşı ilgi ve alaka ile başlar. Dostluk ve sevgi üzerine birçok söz söylenmiştir. Belki de söylenen sözlerin en çoğu sevgi ve dostluk üzerinedir. Bu konuda söylenen sözlerden bazıları, Hz. Ali der ki: "Dostu olmayan kişi sağı olmayan sol el gibidir", "Sana samimi arkadaşlar gerek. Çünkü onlar, kendilerinden yardım istediği zaman sana arka ve direk olurlar, dünyada bir insana bin dost az, bir düşman çoktur." Ziyad der ki: "Kişinin kazandıklarının en iyisi dosyalardır; çünkü onlar zamanın hadiseleri ve hadiselerin belaları üzerine yardımcı, sevimli ve sıkıntılı zamanlarda yardım edicidirler." İbnu-s Sem

Ne Güzel!...

Resim
Ne Güzel!... Yazan: Ahmet Aygen (Ankara Büyükşehir Belediyesi, Eğitim Kültür Daire Başkanlığı Bülteni,  KÜLTÜR  PINARI, Şubat 1998 ) Çağımıza uyarak Gerçekleri duyarak Güzel sözler koyarak Yapıt vermek, ne güzel! Güler yüzle ışımak Mutlu günler yaşamak Çağdaş fikir taşımak Kültür görmek, ne güzel! Tohumları ekerek Fidanları dikerek Alın teri dökerek Ürün dermek, ne güzel! Al eline bir keser Senden de kalsın eser İnsanlık borcunu ver Buna ermek, ne güzel! Ülkün olsun dünyada Gün geçirme hülyada Mutluluk tada tada Ömür sürmek, ne güzel! Hayır, sevap eylemek Güzel şiirler söylemek "İyi günler" dilemek Selam vermek, ne güzel! 

Allah'a Teslimiyet ve Kurban Hadisesi!...

Resim
Bu Kıssa "Kur'an-ı Kerim Sâffat Sûresi'nde Şöyle Zikredilmiştir . Şöyle ki: Allâh’ü Teala İbrahim Aleyhisselâm’ı Nemrud’un ateşinden kurtardıktan ve O da Babil’den Şam’a hicret etmeye niyet ettikten sonra şöyle dedi: Ben Rabbim'e gidiyorum. Yani, Rabbimin bana emrettiği yere, Şam’a gidiyorum. Bu ayet hicret'te asıldır ve ilk hicret eden de İbrahim Aleyhisselâm’dır. O, beni yoluna iletir. İbrahim Aleyhisselâm Şam’a ulaştığı zaman mahlukatın rabbine dua etti ve şöyle dedi.Ey Rabbim! Bana Salihlerden (bir oğul) ihsan et. Biz de ona yumuşak huylu bir oğul müjdeledik. Biz de ona bir oğul hibe ettik. Gelişip büyüdü. Oğlu, (İbrahim’in) yanında koşacak çağa gelince; Yani büyüyüp onunla birlikte ihtiyaçları ve menfaatleri için koşturacak duruma gelince. Ey oğlum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görmekteyim. Yani Allah için kurban ettiğimi görmekteyim. Artık bak, bu konuda ne düşünürsün? dedi. Çocuk da; “Babacığım! Sana ne emredildiyse yap. İnşallah beni (Al

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaç Nefes Kaldı, Ömürden Geriye?!.

İnsanın En Büyük Düşmanı Kimdir?

Tamah ve Hırs Böyle Bir Şey!...