Kayıtlar

Sabretmek; Teslim Olmak Değildir!..

Resim
Geçmişten Günümüze İbretlik Kıssalar!.. Ahmet Aygen Değerli Dostlar!.. "Bir zamanlar bir köyde, herkesin hayranlıkla baktığı yemyeşil bir bahçe varmış. Bahçenin sahibi yaşlı bir kadın, her sabah erkenden kalkar, elindeki bastonuna dayanarak bahçesini temizler, toprağını sular, fidanlarına sevgiyle bakarmış. Köylüler bazen onunla alay eder, "Ne uğraşıyorsun yaşlı kadın, bu toprak kurak, bu fidanlar büyümez," derlermiş. Ama o sadece tebessüm eder, sabırla işine devam edermiş. Yıllar geçmiş. Bir gün şiddetli bir kuraklık köyü vurmuş. Tüm bahçeler kurumuş, ağaçlar yanmış. Bir tek yaşlı kadının bahçesi yemyeşil kalmış. Çünkü o sabırla, tevekkülle çalışmış, toprağını işlemiş ve sonucunu sadece Allah'tan beklemiş." Peygamber Efendimiz'de bir hadis-i şerif'te "Sabır, musibet anında gösterilendir." (Buhârî, Cenâiz, 32) buyurmuştur. Sabır, bazı durumlarda insana ağır gelebilir; çünkü zamanın geçişiyle birlikte umutlar sarsılabilir. Ancak sabır, bir yürek...

Küçük Bir İyiliğin Karşılığı!..

Resim
Geçmişten Günümüze İbretlik Kıssalar!.. Ahmet Aygen Değerli Dostlar!.. "Bir zamanlar çölde yolculuk yapan bir adam, susuzluktan bitkin bir halde bir kuyuya rastlamış. Kuyudan su içmiş, tam oradan ayrılacakken susuzluktan dili sarkmış bir köpek görmüş. Adam kendi kendine demiş ki: "Bu köpek de tıpkı benim gibi susuzluktan perişan olmuş." Hemen tekrar kuyuya inmiş, ayakkabısına su doldurmuş ve köpeğe içirmiş. Bu küçücük iyilik, Allah katında o kadar büyük olmuş ki, adamın bütün günahları affedilmiş." Aynı kıssa Peygamber Efendimizin bir hadis-i şerifiyle de biz insanlara hayatımız boyunca ışık tutacak niteliktedir.  "Bir adam yolda giderken çok susamıştı. Bir kuyu buldu, içine indi ve su içti. Dışarı çıktığında susuzluktan soluyan bir köpek gördü. Ayakkabısıyla su getirip köpeğe içirdi. Allah da onu affetti." (Buhârî, Şürb, 9; Müslim, Selâm, 153) Hayat, çoğu zaman büyük işler peşinde koşarken küçük güzellikleri görmezden geldiğimiz bir yolculuk gibi olur. Oy...

Bir Lokma Ekmek ve Bir Gönül!..

Geçmişten Günümüze İbretlik Kıssalar!.. Ahmet Aygen Değerli Dostlar!.. Zamanın birinde, yoksulluğun kol gezdiği bir şehirde yaşlı bir adam varmış. Bu adamın serveti yokmuş, ama gönlü çok zenginmiş. Her gün kendi karnı açken, sokakta aç birini gördüğünde evine çağırır, varsa bir dilim ekmeğini paylaşırmış. Bir gün, yaşlı adam yine ekmek bulamadığı bir akşam vakti, sokakta titreyen bir çocuğa rastlamış. Çocuğun üstü başı perişanmış. Hiç düşünmeden ceketini çıkarıp çocuğa vermiş. Sonra yanına oturup birlikte soğuk gecede dua etmişler: "Ey Rabbimiz, bizim elimizde lokma yoksa da gönlümüzde sevgi var. Bizden sevgini eksik etme." O gece, şehirde büyük bir yangın çıkmış. Birçok zengin malını mülkünü kaybetmiş. Ama yaşlı adam ve o küçük çocuk, samimiyetle dua ettikleri için sabaha sapasağlam çıkmışlar. Ve halk arasında şu söz dolaşmaya başlamış: "Mallar yanar, saraylar çöker; ama Allah'a açılan bir gönül asla yanmaz." Bazen en büyük zenginlik, cebimizde değil, gönlümüzd...

15 Temmuz Anısına!...

Rahmet, Minnet ve Saygıyla!... Ahmet Aygen Değerli Dostlar!.. Millet tehlikeyi karanlıkta gördü ve devletini kurtardı. Karşımızda devletin tüm kurumlarına sızmış, milleti propaganda metotlarıyla yanına almış bir yapı var. İstihbarat örgütlerinin destek ve teşvikleri ile yetiştirilen örgüt üyeleri 15 Temmuz gecesi devleti ele geçirmek üzere idi. Aziz milletimiz o gece devleti hainlerden korudu, bize düşen bu konuda inisiyatif alarak mücadele eden yargı mensuplarına ve güvenlik güçlerine destek olmaktır. Güçlü siyasî irade olmasaydı bu yapıyla mücadele edilemezdi. Her gün bu tür yapılara karşı teyakkuz hâlinde olmalıyız... Bu vesileyle; Devletimize ve milletimize karşı yapılan hain kalkışmada, diğer darbe ve terör olaylarına karşı canı pahasına "Milleti'ne ve Devleti'ne sahip çıkan ve bu uğurda can veren bütün şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyor, "15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü"müzü en kalbi duygularımla kutluyorum.

Kurban, Allah'a Teslimiyettir!..

Resim
Kurban, Allah'a Teslimiyettir!... Ahmet Aygen Değerli Dostlar!.. Bizi biz yapan, bizi ayakta tutan, birlik ve beraberliğimizi pekiştiren İslam’ın yüce değerleri etrafında kenetlenelim. Unutmayalım ki dünya ve ahiret mutluluğumuz, bu değerlere sahip çıkmakla, bunları yaşayıp yaşatmak'la mümkündür. Bu yüce değerlerden biri de "Kurban  ibadeti"  yani Kurban Bayramı'dır. Kurban, kurbiyyettir; Rabbimize yakınlaşma gayreti, takvaya ulaşma arzusu, ilahi rahmete nail olma çabasıdır. Kurban, teslimiyettir; Allah’a ve O’nun emirlerine boyun eğmektir. Kurban, sadakattir; Cenâb-ı Hakk’ın rızasını her şeyden üstün görmektir. Kurban, tezekkürdür; nimetin gerçek sahibini hatırda tutmaktır. Kurban, paylaşmaktır; ihtiyaç sahibinin evine, gönlüne, sofrasına sevinç ve muhabbet kurmaktır. Kurban, kardeşliktir; gönüller arasında yardımlaşma ve dayanışma bağları kurulmasını sağlamaktır. Rabbim yapmış olduğumuz itaat ve ibadetleri kabul eylesin, yapmayı düşündüğümüz itaat ve ibadetlere ...

Açız!.. Diye Bağırıp, Nimet Denizinde Boğulanlara!..

Resim
Açız!.. Diye Bağırıp, Rahmet Denizinde Boğulanlara!.. Ahmet Aygen Değerli Dostlar!.. Şükür, Allah’a duyulan minneti ifade etse de Allah’ın lütfettiği nimetlerin karşılığını kendi cinsinden vermektir. Sözle yapılan şükür işin kolayına kaçarak sadece gönül borcunu eda etmek olur ki Allah’ın kastettiği bu değildir. “Her nimetin şükrü kendi cinsinden olur” yani Allah bize ne ikram ettiyse bizim de başkalarıyla bunu paylaşmamız gerekir! Örneğin Allah’ın verdiği ilmi herhangi bir menfaat gütmeden insanlarla paylaşmak, çok zor şartlarda da olsa kazanılan parayı kimseden minnet beklemeden infak etmek, yapılan hayrı riyaya bulaşmadan ve çıkar gözetmeden toplumun hizmetine sunmaktır. Şükretmezsek ne olur nimet elimizden gider, azap kelimesi mahrumiyet demektir. "Eğer şükreder, iman ederseniz Allah sizi neye azaba uğratsın? Allah şükredenlerin mükâfatını verici, (onların ne yapdıklarını) hakkıyla bilicidir.” (Nisa, 4/147) Kur’an, Oruç ve Rahmet ayı olan Ramazan ayı, aynı zamanda kullar için ...

Rahmet, Minnet ve Saygıyla!..

Resim
Rahmet, Minnet ve Saygıyla!... Ahmet Aygen Değerli Dostlar!.. Bugün Çanakkale zaferimizin 108. yıldönümünü idrak ediyoruz. Bundan bir asır önce kahraman ecdadımız, bütün dünyaya “Çanakkale Geçilmez” diye haykırdı. İslâm’ın izzet ve şerefini, Müslümanların haysiyet ve onurunu müdafaa etti. Mabetlerimize namahrem eli değdirtmedi. Şehadetleri dinimizin temeli olan ezanlarımızın susturulmasına müsaade etmedi. Onlar, imanlarıyla, cesaretleriyle, fedakârlıklarıyla, Allah’ın inayet ve yardımıyla büyük bir zafer kazandılar. Bugün bize düşen Çanakkale ruhunu her daim canlı tutmak ve gelecek nesillerimize de aktarmaktır. Bu vesileyle başta Çanakkale şehitlerimiz olmak üzere bütün şehitlerimize, ebedi âleme göç eden gazilerimize Yüce Rabbimizden rahmet niyaz ediyorum. Ayrıca, Afetlerde vefat eden kardeşlerimize ve ahirete irtihal etmiş bütün geçmişlerimize Yüce Mevla’mızdan rahmet ve merhamet diliyorum.

Zaman ve Mekâna Sahip Çıkmak!..

Resim
Zaman ve Mekâna Sahip Çıkmak!... Ahmet Aygen Eskiler benim hafızamda, hoşgörünün, tevazunun, yardımlaşmanın timsali, saygı ve sevgi ortamının hat safhada olduğu bir zaman olarak yer etmiştir. İnsanların ırklarına, renklerine ve cinsiyetlerine göre sınıflandırıldığı günümüzün, eskilere karşı hasret duyması da bu sebeplerdendir. Eskilere duyulan özlem bunlarla bitmez. Edep vardır eskilerde, büyüklere saygılı olmak vardır. Yüksek sesle konuşmanın unutulduğu bir yerdir eskiler… Kenetlenmenin, birlikten kuvvet doğurmanın örneğini teşkil eder eskiler. Kendi boğazından çok, komşusunun boğazını düşünenlerin olduğu, kapıya gelip ‘Allah rızası için’ diyenin boş çevrilmediği bir yerdir eskiler… Zamanın en büyük nimetlerindendir eskinin günümüze zuhur etmesi. Eski varlığını sürdürecek ki edep, hayâ daim olsun. Edep yâ hû! Diyen ve bu düsturla yaşayan bir nesil varlığını devam ettirsin. Eskiye duyulan özlemi ve saygıyı görev kabul eden şuur sahibi genç nesiller, edebin, sevginin ve hoşgörünün ilele...

Sevdiğinizi Allah İçin Sevin!

Resim
Sevdiğinizi Allah İçin Sevin!.. Ahmet Aygen (1  Ekim 2013-Ankara) Tasavvufi kavramlardan biri de 'el-hubbu fillah/Allah için sevmek', 've'l-buğzu fillah/Allah için buğzetmek'tir. Bu Nebevî ölçü, müslümanların birbirlerine karşı tutum ve davranışlarında takva ölçüsüdür. Saf ve berrak bir sevgidir. Basit menfaatleri, büyük hırs ve hasetleri, ayrılık ve kinleri ortadan kaldıran kalplere şifa olan sevgidir. Yaratılış itibariyle et ve kemikten teşekkül eden, fakat AKIL ve İDRAKİ sayesinde bütün mahlukattan üstün bulunan insanoğlu, kendisini Hakka teslim ettiği ve "O"na gönül  verdiği sürece bu üstünlük vasfını taşıyabilir. Allah'a kulluk eden, "O"nun sevgisini içlerinde yaşatanlar mutlu ve bahtiyar olurlar.  Maddeten yükselirler, AHLÂKEN melekleşirler, "O"nun yarattıklarını da SEVERLER.!  Sevdiğini ALLAH(c.c)için SEVMEK sevmediğini de Allah için sevmemek, kendisi için istediğini de BAŞKALARI için de istemek, kendisi için "HOŞ" ...

18 Mart Çanakkale Zaferi Kutlama Mesajı

Resim
18 Mart Çanakkale Zaferi Kutlama Mesajı!... Ahmet Aygen 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 106. Yıl dönümü vesilesiyle bin yıldır istiklalimiz ve istikbalimiz için bir gül bahçesine düşer gibi toprağa giren tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Çanakkale şehitlerimizi, Birinci Dünya Savaşı’nda pek çok cephede verdiğimiz yüz binlerce şehidimizi, İstiklal Harbi şehitlerimizi, terörle mücadele şehitlerimizi, 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Türk ve dünya tarihine damga vurmuş en önemli olaylar arasında yer alan Çanakkale Deniz Zaferi, bir milletin birlik ve beraberlik içinde verdiği şanlı mücadelenin bir kahramanlık destanıdır. Hiçbir zaman geri dönmeyi düşünmeyen, düşmanı bile kendisine hayran bırakacak kadar asil bir davranış sergileyen kahraman ecdadımız, elde ettikleri bu zafer ile milletimizin hatta coğrafyanın kaderini değiştirmiştir. Biz aslında kimiz? Sorusunun cevabını merak edenler Çanakkale’ye bakmalıdır. Orada Filistinli Ahmet ile ...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaç Nefes Kaldı, Ömürden Geriye?!.

Kalplerin Yakınlaştığı Mübarek Günler!..

Kibir ve Gurur, Kalbi Öldürür!..