Kalplerin Yakınlaştığı Mübarek Günler!..
Ahmet Aygen
Değerli Dostlar!..
Kurban Bayramı, sadece etlerin paylaşıldığı bir zaman dilimi değil; aynı zamanda gönüllerin birbirine daha çok yaklaştığı, paylaşmanın ve merhametin zirveye çıktığı mübarek bir vakittir.
Her yıl gelen bu kutlu zaman dilimi, bizlere Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in teslimiyetini hatırlatırken; paylaşmanın, dayanışmanın ve kardeşliğin ne kadar kıymetli olduğunu da yeniden öğretir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Âdemoğlu Kurban Bayramı’nda Allah’a kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır.” (Tirmizî, Edâhî, 1)
Ayrıca bu gün, sadece hayvanların kesildiği gün değil; fedakârlığın, teslimiyetin ve Allah’a yakınlaşmanın sembolüdür. Bu bayram, Hz. İbrahim’in Rabbine olan tam teslimiyetini, Hz. İsmail’in ise gönüllü bir fedakârlıkla “Emir seninse, başım feda” deyişini hatırlatır bize. Kurban, gönüllerin Allah’a yaklaşma arzusunun ete kemiğe bürünmüş hâlidir.
Kurban ibadeti, sadece bireysel bir ibadet değil; toplumsal bağları güçlendiren bir ibadettir.
Bizim medeniyetimizde bayramlar, toplumun kalbindeki sevgi damarlarını yeniden çalıştırır. Zengin ile fakir aynı sofrada buluşur, komşuluklar tazelenir, küskünler barışır.
Kurban etinin üçe bölünmesi bile başlı başına bir sosyal adalet dersi gibidir: Etin üçe bölünmesi, Allah’ın adaletiyle yoğrulmuş bir paylaşım örneğidir: Bir bölümü aileye, bir bölümü eşe dosta, bir bölümü ise ihtiyaç sahiplerine.
Bu paylaşım ruhu, sadece sofraları değil, gönülleri de bereketlendirir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) diğer bir hadis-i Şerif'inde ise şöyle buyurur: “Yiyin, yedirin, biriktirmeyin, israf etmeyin.” (Buhârî, Edâhî, 7)
Bayramlar, sadece mideyi değil, kalpleri doyurmaktır. Büyüklerin ellerini öpmek, yetimlerin başını okşamak, komşuya bir tabak et göndermek… İşte bayramın asıl ruhu budur.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) diğer bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur: “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” (Müslim, Îmân, 74)
İşte bu yüzden Kurban Bayramı, yalnızca bireysel ibadetin değil, toplumsal vicdanın da canlanma günüdür.
Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir başka hadis-i Şerif'inde şöyle buyurur:
“Kurban kesin ve onunla gönlünüzü hoş tutun.” (İbn Hanbel, Müsned, 4/370)
Kurban, sadece hayvan kesmek değildir; nefsini, bencilliğini, gösterişi de kesmektir. İçimizdeki kibri kurban etmedikçe, gerçek yakınlık yaşanmaz.
Zaman değişti belki ama insanın ruhu hâlâ aynı: İlgiye, sevgiye ve bir tebessüme muhtaç; bu bayram gönül yapma günü olsun. Kurban Bayramı, bize bu ruhu hatırlatsın inşallah!. Gösterişin değil, samimiyetin, kalabalık ve şaşalı sofraların değil, gönülden verilen bir lokmanın kıymetini öğretsin bize bu bayram.
Unutmayalım!..
Bayramlar; maldan vazgeçerek, gönüllere ulaşma sanatıdır.
Kurban Bayramı vesilesiyle bizler de sadece etleri değil, gönüllerimizi de birbirimize ikram edelim. Bir tebessüm, bir sıcak el, bir samimi dua; bazen en büyük kurbandan daha çok değer taşır.
Rabbimiz bizleri, paylaşan, anlayan, gözeten ve mütevazı kullarından eylesin. Âmin.
Yorumlar
Yorum Gönder