Hikmet Yüklü Yolculuk!..


Hikmet Yüklü Yolculuk!..
Ahmet Aygen


İsrâ; Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)in Mekkedeki Mescid-i Haramdan Kudüsteki Mescid-i Aksaya geceleyin götürülmesi olayının adıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.)in İsrâ olayının ardından semaya yükselişi ve Allahın yüce katına kabul edilişine de Mirac denilmektedir.

Peygamber Efendimizin en büyük mucizelerinden biri olan bu hadise İsrâ ve Mirac diye adlandırılan iki aşamada gerçeklemiştir. Kuran-ı Kerimde bu kutsal yolculuğun İsrâ kısmından şöyle bahsedilmektedir: Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammedi) Bir gece Mescid-i Haramdan, çevresini mübarek kıldığımız (bereketlendirdiğimiz) Mescid-i Aksâya götüren Allahın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (İsrâ, 17/1). İslam âlimlerine göre Necm suresi 5-18. ayetleri de Mescid-i Aksâdan sonraki aşama olan Miractan bahsetmektedir. Bu ayetler-de ifade edilen hakikatleri şöyle özetleyebiliriz: Resûlullah Rabbine öylesine yaklaştı ki aradaki vasıtalar kalktı ve Allah Teâlâ kuluna vahyini doğrudan doğruya verdi. O esnada orayı Allahın nuru kaplamıştı. Resûlullah gözlerin kamaşacağı, akıllara sığmayacak ve insanı hayretler içinde bırakacak şeyler gördüğü halde sağa-sola yönelmemiş, gördüğü olağan üstü şeylerin etkisiyle kendinden geçmemiş, edepte kusur etmemiş; aksine tam bir dikkatle müşahedelerde bulunmuş ve sağlıklı tespitler yapmıştı. (Bkz. Kuran Yolu Meâl ve Tefsiri, C. 5, Necm, 53/5-18. ayetlerin tefsiri).

Allahu Teâlâ yüce makamında ağırladığı aziz misafirini eli boş göndermemiş, şanına yakışır hediyelerle Ona ikram ve ihsanlarda bulunmuştur. Hadis-i şeriflerde Peygamber Efendimize verildiği bildirilen Mirac hediyeleri şunlardır:

1. Beş vakit namazın farz kılınması,

2. Allaha ortak koşmayanların bağışlanacağı müjdesi,

3. Bakara sûresinin İslam dininin temel inanç esaslarını ihtivâ eden ve Müslümanların sorumluluklarını hafifleten Âmener-resûlü diye başlayan son iki ayeti.

Yüce Allah, Peygamberimize bu gece cennet ve cehennemi, arşı ve kursiyi gösterdi. Kendisine Allahın on iki emri tebliğ edildi. Peygamberimiz böylece bu mübarek yolculuğu tamamlayarak aynı gece evine döndü. Mi`rac`ın Yankıları Peygamberimiz evine döner dönmez gece olup bitenleri ailesine ve arkadaşlarına anlattı. Her söylediğinin gerçek olduğunda şüphe olmayan Peygamberimize ailesi ve arkadaşları inanmıştı. Mekke`lilerin bazıları olayı duyar duymaz şaşkına dönmüşler; bir gecede bu kadar yer hiç gezilir mi demişlerdi. Çünkü onlar Mi`rac`taki üstün gerçekleri kavrayacak seviyede değillerdi. Bu sebeple Mi`rac olayı kendilerine anlatılınca inanmadılar. Her şeyi maddî ölçülere göre değerlendirdikleri için böyle şey olur mu? dediler. Kainatta olup bitenlerden, Allah`ın sonsuz kudretinden haberleri yoktu. Her yeni şeye karşı gelen câhil halk seviyesinden yükselmiş değillerdi. Kervanların bir ayda gidip bir ayda geldikleri mesafeyi Muhammad (s.a.v.) bir gecede nasıl alabilecek, dediler. Halbuki Hz. Muhammed onların kullandıkları vasıtaları kullanmış değildi. O, Burak`a binmişti. Burak, şimşek manasındaki berk kökünden gelir. O halde Mi`rac` ta şimşek sür`ati vardır.

Mekke`liler bu olay karşısında şaşkına döndüler. Hemen Ebû Bekir (r.a.)`e koştular ve Peygamberimizin İsrâ`ya dair verdiği haberi ona naklettiler.

Hz. Ebû Bekir onlara:

-Muhammed`in doğru sözlü olduğuna kanaatim vardır. Bu kanaatimi size de bildiririm, dedi.

Onlar:

- Demek Muhammed (s.a.v.)`in bir gecede Mescid-i Aksâ`ya gidip sonra dönüp geldiğini sen de tasdik mi ediyorsun? dediler.

Hz.Ebû Bekir:

- Evet, tasdik ediyorum. Değil bu, bundan daha ziyade uzaklarına da meleklerin gökten haber getirdikle-rine de inanmışımdır, dedi.
Bu cihetle Ebû Bekir (r.a.)`e "Sıddık" denildi. Peygamberimizin daha önce Mescid-i Aksâ`ya gitmediğini biliyorlardı. Onun için kendisine Mescid-i Aksâ ile ilgili sorular sordular. Peygamberimiz çok bunaldı. Çünkü bir an uğrayıp geçtiği bir yer hakkında ne kadar bilgisi olabilirdi. Kendisi bu anı şöyle anlatıyor: "Kureyş beni yalanlayınca Mescid-i Haram`a gidip Hicr`de ayakta durdum. Bundan sonra Allah bana Beyt-i Makdis ile gözümün arasındaki mesafeyi kaldırdı da ne sordular-sa bakarak haber vermeye başladım.( Buhari, Menakıp, 41; Müslim, İman, 75). Bu olayda görüldüğü gibi Müşrikler Peygamberimizin isra ve miraç mucizesine inanmadılar. Ancak bizler Müslümanlar olarak Peygambersizin isra ve miracını bedenen ve ruhen olduğuna inananıyoruz. İşte Mi`rac ve safhaları kısaca budur.

İsra ve Miraç olayı Yüce Allahın elçisine büyük bir lütfüdür. Bu gece tevbe-i istiğfar, dua ve ibadetlerle Yüce Rabbimize yönelmeli, Mirac hediyesi olan Bakara suresinin son iki ayeti ile İsrâ suresinin 23-39. ayetleri üzerinde tefekkür etmeli, kulluğumuzu gözden geçirmeliyiz. Özellikle müminin miracı sayılan namazın farz kılındığı bu mübarek gecede namazlarımızı gözden geçirmeli, çokça kaza ve nafile namazı kılmalı, Kuran okumalı ve Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)e salâvat getirmeliyiz. Mi`minin Mi`rac`ı sayılan namazın farz kılındığı bu mübarek gecede yüce yaratıcıya yönelmeli, O`ndan af ve bağış dilemeliyiz. Birbirimize sevgi ile yaklaşmalı düşmanca davranışlardan uzak durmalıyız. Sağlıkla kavuştuğumuz bu kutlu günleri değerlendirmeli ve Allah`ın Iütfettiği sayısız nimetlerine şükretmeliyiz.

Bu duygularla Miraç Kandiliniz mübarek olsun. Namaz ile ruhen Miraça yükselenlerden eylesin. Geceyi en iyi şekilde ihya etmeye çalışalım. Bu vesileyle Miraç Kandilinizi şimdiden tebrik eder bölgemize, ülkemize ve İslam âlemine huzur, barış ve esenlikler getirmesini, bu kutlu gecenin birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin pekişmesine vesile olmasını ve hayırlara vesile olmasını Yüce Mevlâmızdan niyaz ederim...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaç Nefes Kaldı, Ömürden Geriye?!.

Sevdiğinizi Allah İçin Sevin!

İnsanın En Büyük Düşmanı Kimdir?